27 Kasım 2018 Salı

SERTAÇ BALCI’DAN İDDİALI SLOW ŞARKI: “HAYATIMA HOŞ GELDİN”



 Sertaç Balcı, dinlediğinizde tam bir aşk şarkısı diyeceğiniz, naif sözleriyle ruhunuza dokunacak bir şarkı “Hayatıma Hoş Geldin” i müzik severlerin beğenisine sundu.

Yıllardır beste yapan ve sahne aldığı mekanlarda oldukça sevilen Sertaç Balcı, sözü ve müziği kendisine, düzenlemesi Ahmet Uncu’ya ait olan “Hayatıma Hoş Geldin” i Kemal Yıldız yönetmenliğinde kliplendirdi. Ankara’da bir günde Vilayetler Evi ve Vivaldi Park Otel’de çekilen şarkının klibinde ise 5 yıl önce düğünlerinde sahne aldığı milli voleybolcu Hasan Yeşilbudak ve Duygu Yeşilbudak çifti yer aldı.

İstanbul Haliç Üniversitesini birinci olarak tamamlayan ve yüzü aşkın bestesi olan Sertaç Balcı, 21 yıldır da özel mekanlarda sahne almaya devam ediyor.

“Hayatıma Hoş Geldin” DMC etiketi ile dijital platformlarda.


24 Kasım 2018 Cumartesi

DR. YAVUZ DİZDAR’IN BEKLENEN KİTABI “VİCDAN HAYAT KURTARIR” ÇIKTI…


Başarılı Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar’ın merakla beklenen ikinci kitabı “Vicdan Hayat Kurtarır” çıktı. Dizdar,” Bu kitap gençler için bir yaşam kılavuzu niteliği taşıyor. Biz bu yoldan yürüyerek bir çağı döndürmeye çalışıyoruz. Tıkanmış olan çağ sizin sayenizde dönecek.” dedi.


Piliç, yoğurt, süt gerçeğini ortaya çıkaran ve yıllardır gerek kanser gerek sağlık gerekse de beslenme konusunda verdiği demeçlerle adından sıkça söz ettiren İstanbul Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar’ın merakla beklenen yeni kitabı “Vicdan Hayat Kurtarır” raflarda yerini aldı.
Dizdar’ın çocukluğundan bugüne kadar yaşadıkları ve tecrübelerinin yer aldığı kitap bir nehir söyleşisi özelliği taşıyor. Kitabın gençler için bir yaşam kılavuzu niteliği taşıdığına vurgu yapan Yavuz Dizdar,” Yıllardır verdiğimiz mesajlarda biz aslında sadece sağlığa, kansere ve sağlıklı beslenmeye vurgu yapmıyoruz. Bu işin, ikinci aşaması. Asıl önemli olan tıkanmaya yüz tutmuş bir sistem ve çağ var. Biz bu yoldan yürüyerek çağı döndürmeye çalışıyoruz. Tıkanmış olan çağ sizin sayenizde dönecek.” dedi.
Pilicin kanserle ilişkisini anlatmak istediği onkoloji kongresine neden alınmadığını, davalarla geçen beş yılını, kokoreç sayesinde Avrupa Birliğine nasıl ders verdiklerini ve pek çok konuyu samimiyetle anlattığını ifade ettiği “Vicdan Hayat Kurtarır” kitabındaki satırbaşları ise bir hayli dikkat çekici.
İşte ünlü onkoloğun kitabında değindiği satırbaşlarından örnekler.
  • Kızartmayı bırakarak kanserden korunulmaz.
  • Kanser tanısı konulan vakaların büyük bir kısmı kanser değil.
  • Hastalık patlamasının bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum.
  • Doktor öğrendiği her şeyi paraya çevirmeye çalışıyor.
  • 2050’de iki kişiden birinin otistik olması bekleniyor.
  • Patronlar hile hurda bilen adamları işe almak istiyor.
  • Kokoreç Avruğa Birliği’ne atılmış bir goldür…
  • Pilicin kanserle ilişkisini Onkoloji Kongresinde anlatmak istedim. Kabul edilmedi.
Hayy Kitap imzası taşıyan “Vicdan Hayat Kurtarır” kitabında Blog Yazarı ve iletişimci Şükriye Özgül ile Dr. Yavuz Dizdar’ın söyleşisi önümüzdeki dönem epey konuşulacağa benziyor.


Dr. Yavuz Dizdar
1964’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ndeki orta eğitimini 1982’de; İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki eğitimini 1988’de tamamladı. Tıp eğitiminin ardından, o yıllarda Siirt’e bağlı olan Batman’da yaklaşık bir yıl mecburi hizmet yaptı. 1989-1992 yıllarında İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda ilaç bilimi üzerine, 1992-1996 yıllarında Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda kanser üzerine uzmanlık eğitimini tamamladı. Bu eğitimlerinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde kanser biyolojisi ve immünolojisi doktorası unvanını aldı. Halen aynı enstitüde radyasyon onkolojisi uzmanı olarak çalışmaktadır.
Tıbbi çalışmalarına paralel olarak 1994’ten bu yana Dünya Gazetesi’nde sağlık ekonomisi ve politikası konusunda yazılar yazmaktadır. İstanbul Üniversitesi’ne ve üniversiter eğitime yönelik yazılarının yer aldığı Fakülte dergisi 2008 yılından beri yayın hayatındadır. Derginin bütün sayılarına www.fakultedergisi.com adresinden erişilebilir.
Bireysel çalışmalarının amacı bilimde yeni düşüncenin desteklenmesidir. Faaliyetlerinin bütünü “hakkaniyetli, bağımsız ve sürdürülebilir bir yaşam” başlığı altında özetlenebilir.


Şükriye Özgül
1978 yılında Bulgaristan’ın Okorsh şehrinde doğdu. İlkokulu Bulgaristan’da okudu ardından 1989 yılında zorunlu göçle Türkiye’ye geldi ve ailesi ile birlikte İstanbul’a yerleşti. Ortaokul ve liseyi Avcılar 50. Yıl İnsa Lisesinde okudu ve 1996 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünde Lisans eğitimine başladı ve 2001 yılında mezun oldu. Üniversitede okuduğu yıllarda yerel televizyonlarda sunuculuk ve muhabirlik yaptı. Ayrıca İHA (İhlas Haber Ajansı) uluslararası haberler servisinde editör olarak görev yaptı. 2007’den bu yana Basın ve Halkla ilişkiler Danışmanı olarak görev yapıyor. 2017 yılında kurduğu Haberuçur bloğunda özel röportaj ve haberlere yer veriyor.


“TROYA HAZİNELERİ – ASIRLIK HASRET” BELGESELİNİN GALASI GERÇEKLEŞTİ…

Alman amatör arkeolog Schliemann tarafından Yunanistan'a, daha sonra da Almanya'ya kaçırılan Troya Hazineleri'nin hikayesini konu alan "Troya Hazineleri-Asırlık Hasret" belgeselinin gala gecesi yapıldı.


Gösterim öncesi basın mensuplarına açıklama yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, belgeselin dünyada gösterilmesini ve yayılmasını sağlamak gerektiğini vurguladı. Hazinelerin Türkiye’ye geri getirilmesi konusundaki soruya cevap veren Ersoy,” Önemli olan hazineyi kaptırmamak, getirmek çok zahmetli ve çok çok maliyetli. İnanılmaz maliyetler ödüyor Türkiye Cumhuriyeti bunları geri getirmek için ve yıllar süren bir savaşla getirmeye çalışıyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz ama çok çabuk olmasını beklemeyin. Maalesef böyle değerli hazineleri verirken yabancı ülkeler çok süreci uzatıyor." dedi.
Belgeselin dünyada gösterilmesini ve yayılmasını sağlamak gerektiğine vurgu yapan Banak Ersoy,” Avrupalıların yeri geldiğinde demokrasiden, haktan, hukuktan nasıl kaçtıklarını göstermemiz gerekiyor. O açıdan başarılı bir çalışma ama biz bunu dünyaya göstermeyi başarabilirsek başarılı olacak. Bundan sonraki odağımız da bu olacak açıkçası. Bu tarz filmlerin dünyada gösterilmesini sağlamamız gerekiyor." şeklinde konuştu.
Troya Hazineleri 1873 senesinde Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından önce Yunanistan'a daha sonra ise Almanya'ya kaçırıldı.


Schliemann; tacirdi, hazine avcısıydı… Çocukluğunda hayalini kurduğu hazineler uğruna önüne çıkan herkesi yıkıp geçti. Kazdığı tabakaları bir köstebek yuvasına çevirdi, Troya kazı başkanı Rüstem Aslan'ın ifadesiyle Troya'nın kalbini söküp aldı.

1870 yılında Troya'da kazı izni aldı ancak Osmanlı Devleti ile yaptığı kazı protokolüne uymayarak hazineleri, yaptığı sinsi planla, bir gece vakti Karanlık Liman'dan bir daha geri dönmemek üzere kaçırdı. Oysa o dönemdeki Eski Eser Yasası eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklıyordu.

Osmanlı Devleti bilinenin aksine eserlerin peşini bırakmayarak Yunanistan'da dava açtı. Yunan mahkemeleri önce Schliemann'ı haklı çıkarsa da bir üst mahkeme olan Yunanistan Kraliyet Mahkemesi davayı bozdu ve Osmanlı Devleti’ni haklı bularak eserlerin iadesine karar verdi. Lakin Schliemann Atina'daki evinden de eserleri kaçırmıştı. Osmanlı Devleti bu kez 1 milyon Frank Tazminat davası açtı ve Schliemann'ın tüm gayri menkullerine haciz koydurdu. Yunan mahkemesi 1 milyon franka karşılık Schliemann'ı 10 bin Frank ödemeye mahkum etti. Osmanlı Devleti büyük bir şok yaşadı. Eserleri alamayacağını anlamıştı. 

Schliemann hatıralarında, “Tüm uygar dünya bu yaptıkalrımdan dolayı beni ayakta alkışlayacak.” diyordu fakat Anadolu insanının hafızasında ve Osmanlı arşivlerinde eserleri aşıran bir hırsız olmaktan kurtulamadı. Yağmalanan eserler tam bir asırdır ana vatanına hasret.    

İşte yaşanan tüm bu süreci Osmanlı ve Yunanistan belgelerinin ışığında, uzmanların görüşleri  ile birlikte ''Troya Hazineleri'' belgesel filminde izleyeceksiniz.

Yapımcılığını ve Yönetmeliğini Nihal Ağırbaş'ın yaptığı belgeselin senaryosu gazeteci Ömer Erbil tarafından kaleme alındı. Çok sayıda oyuncunun yer aldığı filmde Schliemann'ı tiyatro ve sinema oyuncusu Cenan Çamyurdu canlandırdı. Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Doç Dr. Ali Sönmez ile Arkeolog Nezih Başgelen filmin danışmanları arasında yer aldı. Troya Hazineleri Belgeseli, 2018 Troya Yılı kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen tek film oldu. Çanakkale Valiliği tarafından özel ilgi ile desteklenen filmin ana sponsoru Nurol Holding ve Tümad Madencilik.



Heinrich Schliemann'ın kazı notları ve hatıralarından alıntılarla oluşturulan senaryoda; Schliemann'ın rotası, Çanakkale'de araştırma yaptığı yerler, eserleri kaçırdığı Karanlık Liman dahil tüm gerçek mekanlargörüntülendi. Hikaye profesyonel oyuncularla adım adım canlandırıldı.  Çekimler 3 hafta sürerken, kazı sahneleri için özel bir alanda Troya antik kenti yeniden canlandırıldı. İç mekan drama çekimleri için İzmit Seka Kağıt Fabrikası'nda oluşturulan plato kullanıldı. Belgesel ekibi, eserlerin kaçırıldığı Almanya'da eserleri yerinde görüntüledi ve Alman uzmanlardan görüş aldı. 
5 ayda hazırlanan belgeselin ilk gösterimi Adana Film Festivalinde gerçekleşti. 76 dakikalık uzun metraj drama belgesel film 4k olarak çekildi. 


TİYATRO KEYFİ'NİN KKTC ZİYARETİ…


Gazimağusa Belediye Başkanı İsmail Arter, Tiyatro Keyfi’nin Genel Sanat Yönetmeni Kemal Başar ve Gözlerin Ardında Müzikal'le dünyaca başarıya ulaşan KKTC'li oyuncu Eda Kandulu’yu kabul ederek Gazimağusa’daki kültür-sanat faaliyetleriyle ilgili bir görüşme yaptı.


Son günlerde Kalan Müzik’ten çıkan “Kemal’in Şarkıları”adlı albümüyle gündemde olan Tiyatro Keyfi’nin Genel Sanat Yönetmeni Kemal Başar’a, Tiyatro Keyfi’nin “Gözlerin Ardında Müzikal” oyununun başrol oyuncularından olan Eda Kandulu ile Tiyatro Keyfi ve Kıbrıs’ta kurulan Macbeth Kültür ve Sanat Ltd.’nin Menajeri ve Organizasyon Sorumlusu Oğuzhan Güler de eşlik etti. Başar, ziyarette Başkan İsmail Arter’e albümünü de takdim etti.
Gazimağusa Belediye Başkanı İsmail Arter konuşmasında, çok takdir ettiği bir sanatçı olan Kemal Başar’ın ziyaretinden mutlu olduğunu ifade ederek, ileriye dönük projelerle ilgili böylesi donanımlı sanatçılarla işbirliği yapmanın önemli ve anlamlı olduğunu, Eda Kandulu’nun da Kıbrıs'lı bir sanatçı olarak büyük bir ekibin içinde yer alması ve önünün açılmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.
Her 2 sanatçıyla da çok şey konuşacaklarını, ileriye dönük projelere imza atacaklarını şimdiden gördüğünü ifade eden Başkan Arter, “Gazimağusa bunu hak eder, KKTC bunu hak eder. Bizim de buradaki sorumluluğumuz sanatın ve sanatçının önünü açmaktır, yerel idarenin görev ve sorumluluğu budur." dedi.
Tiyatro Keyfi Genel Sanat Yönetmeni Kemal Başar, Başkan İsmail Arter’in kültür sanat alanında Gazimağusa’yı bambaşka bir yere koyan aydın ve modern bir kişi olduğunu ifade etti. Özel kalem müdürü tiyatrocu olan bir cumhurbaşkanını sadece bu ülkede gördüğünü ifade eden Başar, “Siz de sanatçı ruhlusunuz belli ki. Gazimağusa’nın kültür sanat alanında son yıllardaki atılımlarının hepsinin sizin eseriniz olduğu aşikar. Bizi de değer verdiğiniz sanatçılar içinde görüp davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim.“ dedi.
Kemal Başar, Eda Kandulu ve Oğuzhan Güler KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın davetlisi olarak aynı gece Cumhuriyet Resepsiyonuna ve ertesi gün Cumhurbaşkanı ve Belediye Başkanının Gazimağusa'daki şehitlikte yaptıkları fidan dikimine de katılarak şehitlerimizin anısına birer fidan diktiler.


21 Kasım 2018 Çarşamba

“RemaxGo” YENİ YÜZÜYLE MALTEPE’DE KAPILARINI AÇTI…




Yirmi yılı aşkın süredir Endüstriyel Temizlik Ürünleri sektöründe hizmet veren, ithalatı olduğu kadar ihracatı da daima ön planda tutan Arif Karaca değer satışı modellerinin ön plana çıktığı ve klasik emlakçılıktan çıkıp Emlak Danışmanlığı modelinin ön plana çıktığı günümüz koşullarında gayrimenkul sektörüne girdi. 

Karaca yoğun geçen araştırma döneminin ardından RemaxGo Ofisi'nin yeniden yapılanması sürecinde oluşan durumu fırsata çevirerek, dünya çapında bilinirliği ve güvenirliği en yüksek Emlak Marka değerlisi Remax olma özelliği ile Türkiye’de de her geçen gün büyüyen Remax çatısı altına girme kararı almıştır. 

Uzun yıllar deneyimlenmiş ve oturmuş bir sistemde, henüz 1 yaşında olmasına rağmen kadrosunda birbirinden değerli yirmiyi aşkın profosyonel danışman barındıran RemaxGo ofisi İstanbul Maltepe’de bulunan Mazaya Ritim İstanbul’da bulunan yenilenen ofisinde hizmetlerine devam edecektir. Karaca, “Kısa vadede bünyesine sektörde deneyimli uzman danışmanlar katarak potansiyelini 3 katına çıkarmayı.” birincil hedef olarak belirlediklerini belirtmiştir.

HADİSE’DEN SONRA BELÇİKA’DAN YENİ TRANSFER TANSU GENCER…





Avrupa’da konser ve organizasyonların aranan ismi Tansu Gencer; Keman Sunal’ın başrolünde oynadığı “Atla gel Şaban” isimli filmden tanıdığımız “Şiki Şiki Baba” isimli Hint şarkısını yeniden seslendirerek video klibini çekti.

Seyhan Müzik etiketi ile piyasaya sürülen ve Youtube, Netd kanalında yayınlanan video klibin çekimleri Belçika’da Yönetmen İrsel Çivit tarafından gerçekleştirildi.

Sözleri Durmuş Çiğdeme ait olan şarkının aranjörlüğünü Salih yurttaş yaptı.

Video klipte Tansu Gencer’e Manken ve Oyuncu Sevil Uyar eşlik etti.


SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN BİR TARİH BELİRLEYİN!


Sigara akciğer kanseri riskini artıran faktörlerin başında gelmektedir.  Biorezonans Terapisti Neslihan Baykal Yakışan, "Sigarayı bırakmak için tüm yöntemleri deneyin ve asla vazgeçmeyin" diyerek konu hakkında bilgiler verdi. 


Neslihan Baykal Yakışan, "Sigara içen kişilerde meydana gelen akciğer kanser riski, sigaranın bırakılması ile orantılı olarak azalmaktadır. Akciğer kanseri vakalarının 4'ünden 1'i sigara kaynaklı olup bilimadamları ve uzmanlar tarafından kanıtlanmıştır. Sigaranın içinde katran ve nikotin başta olmak üzere 70'den fazla kansere sebep olan kimyasal madde içermektedir. Sigaranın dumanını bile soluduğumuzda tüm bu kimyasallar akciğerimize girerek vücudumuza yayılır. 

Sigara kullanan kişiler ya kanserden ya da farklı sigara kaynaklı hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirmektedirler. 

Sigara içmek fiziksel ve psikolojik bağımlılık olarak ikiye ayrılmaktadır. İstek ve yoksunluğu ayırt ederek fiziksel mi psikolojik bağımlı mısınız ayırt edebilmelisiniz. Yoksunluk sigaranın kendisine bağlı 72 saat süren belirtilerdir." dedi.

Biorezonans Terapisti Neslihan Baykal Yakışan tavsiyelerde bulundu: "Sigarayı bırakmaya karar verdiyseniz hiçbir engeliniz yok. Yeter ki karar verin ve bir tarih belirleyin.
Hedeflediğiniz tarihten 2 ya da 3 hafta öncesinde nikotini düşük farklı bir markaya geçin.
 Sigara içerken yarısını içerek hedeflediğiniz tarihi ve nedeninizi kendinize hatırlatın. 
Kendinize yeni alışkanlıklar edinin, hobilerinizi ve sevdiğiniz şeyleri yapmaya başlayın. Örneğin puzzle, maket, takı tasarımı, örgü, satranç vb. gibi... 
Spor, yürüyüş, pilates, yoga veya kişisel gelişime yönelik faaliyetler gibi... 

Çay, kahve ve alkollü içecekler yerine bitki çayı, süt ve meyve sularını tercih edin. 
Sigara bırakma sürecinizde yoksunluk hissi ve daha çok sakinliğinizi sağlayacak sarı kantaron çayını tercih edin. 
Çok kuvvetli antioksidan içeren zencefil çayını tüketerek toksin atılımını hem de sigara içme isteğinizi azaltabilirsiniz.
 Sigara bırakma sürecinizde bol bol su içmek hem sigara içme isteğinizi azaltacak hem de toksin atılımını hızlandıracaktır.

Evinizi, arabanızı ve kıyafetlerinizi temizleyerek sigara dumanını hatırlatacak ortamı temizleyin ve dizayn edin.
 Ağız ve diş bakımınızı yaptırın. 
Hamam, sauna ve bol duş almak sizleri rahatlatacaktır. 
Arada sigara içme isteklerinizin olacağını ve bu durumda bu süreci nasıl yöneteceğinizi planlayın ve uygulayın.

Sigara bırakma sürecinizde birincil derece görüştüğünüz herkesten destek isteyin. Motive olmanıza yardımcı olacak plan ve programlar yapın. 
Sigaranın zararlarını tekrar tekrar okuyarak kendinize verdiğiniz zararın farkında olun.


19 Kasım 2018 Pazartesi

MEVLÜT YÜKSEL’İN “İLK KURŞUNDAN CUMHURİYET’E MİLLİ MÜCADELE” KİTABINA YOĞUN İLGİ…



Takvim gazetesi haber müdürü Mevlüt Yüksel’in yeni kitabı “İlk kurşundan Cumhuriyet’e milli mücadele” kitabı okuyucu ile buluştu. TÜYAP’ta okurları ile buluşan Yüksel’in imza gününe yoğun katılım gerçekleşti.
Türk tarihini en sancılı 10 yılına ışık tutan kitap vatan savunması uğruna gözünü kırpmadan şehadete koşan atalarımızın fedakarlıklarını her yönü ile alıyor.

HABER: ŞÜKRİYE ÖZGÜL

16 Kasım 2018 Cuma

EMRE KAYA’DAN ‘MÜSLÜM’ FİLMİNİN YAPIMCISINA ÇAĞRI!



‘KAZANCIN BELİRLİ KISMI MUHTEREM NUR’A AKTARILSIN!’

Ünlü sanatçı Emre Kaya her Çarşamba Trt Müzik’te yayınlanan Emre Kaya Apayrı programıyla ses getirmeye devam ediyor.

Müslüm Gürses ile özdeşleşen ‘Tanrı İstemezse’ şarkısını söyleyen Emre Kaya’nın şarkının bir kısmını Gürses takliti yaparak okuması, stüdyodaki tüm seyircileri mest etti. Şarkının ardından Müslüm filminin yapımcısına çağrıda bulunan ünlü sanatçı; “Film gerçekten çok güzel olmuş. Ancak bir konuya parmak basmak gerekli. Bütün büyük isimler vefat ettikten sonra eşleri maddi sıkıntıya düşüyor. Cem Karaca’dan, Erol Büyükburç’a, Barış Manço’ya kadar... O yüzden ben buradan filmin yapımcısına çağrıda bulunuyorum. Şu ana kadar yaklaşık 50 milyon lira kazanmış film, umarım daha da çok kazanır. Ancak Muhterem Nur’a da kazancın belli bir yüzdesi aktarılır diye ümid ediyorum. Böylesine büyük bir sanatçının eşinin ileride herhangi bir ‘sıkıntıya düştü’ haberi bir sanatçı olarak benim içimi acıtır çünkü...”  diye konuştu.

LAHMACUNUN YENİ GÖZDESİ “MAHİR LOKANTASI”




Yaklaşık üç yıl önce Osmanbey’de açılan ve kısa sürede müdavimleri oluşan Mahir Lokantası  kebap konseptini hizmete sokarak  lahmacunun en lezzetli halini müşterileriyle buluşturarak dikkatleri üstüne çekmeyi başardı.

İstanbul'da birçok ünlünün de uğrak yeri olan mahir kebap, lahmacunun en lezzetli halini gece 24:00 e kadar müşterilerine sunuyor. Urfa usulü ince hamurlu çıtır çıtır lahmacunları, yiyenleri müdavimi yapıyor.

İstanbul Şişli’de Güneydoğu mutfağının en güzel yemeklerini sunan Mahir Lokantası şehir için yeni bir alternatif. Kullanılan malzemelerin kendi ana vatanından geldiği mutfakta yemekler, döküm tencereler, toprak çömlekler ve taş fırınlarda hazırlanıyor. Adını lokantanın sahibi Mahir Nazlıcan’ dan alan mekân, isminin anlamına uygun maharetli bir yerde olduğunuzu hissettiriyor.
Tezgâhını çeşit çeşit et yemekleri, alinazik, iç pilavlı taraklık, antep beyran, mumbar dolması, burma kadayıf ve sebzeli güveçlerle donatan Mahir Lokantası son zamanlarda oldukça revaçta. 
Böyle bir mekânda insanın göz ve mide olarak doymaması mümkün değil. Bu yemeklerin lezzetindeki en önemli özellik, kullanılan her malzemenin kendi yöresinden getiriliyor olması. Kızıltepe’nin bulguru, Antep’in baharatları, kurutulmuş sebzeleri… Et Mardin’den, zeytin Gemlik’ten. Yemeklere hafifliğini veren zeytinyağı ise kendi imalatları...

8 Kasım 2018 Perşembe

EMRE KAYA: “KADINA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDETİN KARŞISINDAYIM”



Ünlü sanatçı Emre Kaya TRT Müzik ekranlarında her Çarşamba canlı yayınlanan ‘Emre Kaya Apayrı’ isimli programıyla ekranlara merhaba dedi. İlk yayını olması dolayısıyla oldukça 
heyecanlı olduğunu belirten Kaya, ‘Benim ilk günüm bugün. 4 buçuk yıldır İstanbul’dayım ve şu an kurduğum rüyayı görüyorum’ dedi. 


Ahmet Kural’ın Sıla’ya uyguladığı iddia edilen şiddete yönelik olarak da programında sert mesajlar veren Kaya; “Kadına yönelik her türlü şiddetin karşısındayım. 
Kadınlarımız geleceğimizin teminatıdır, onlar var olduğu sürece bizlerde varız.” diye konuştu.


6 Kasım 2018 Salı

DAR PANTOLON KIL DÖNMESİ YAPIYOR…

Uzmanlar uyarıyor! Dar pantolonlar kıl dönmesi sorununu tetikliyor. Batı toplumlarına nazaran Türkiye’de 10 kar daha fazla görülen bu rahatsızlığın tedavisinde ise ameliyatsız yöntemler yüz güldürüyor.


Genç erkeklerde çoğunlukta olmak üzere kadınlarda da görülen kıl dönmesi sorunu yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir rahatsızlık. Uzmanlar Türkiye’de Batı toplumlarına nazaran 10 kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekiyor. Hareketsiz yaşam sürenler ve masa başı çalışanların da büyük risk altında olduğunu vurgulayan uzmanlar, psikolojiyi de olumsuz etkileyen bir rahatsızlık olduğunu ifade ediyorlar. Konu ile ilgili Medigold Sultan Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar bilinmesi gerekenleri aktardı.
Kar,” Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen Pilonidal Sinüs hastalığı 15-35 yaş arası erkekleri etkileyen oldukça yaygın bir rahatsızlıktır. Genel olarak erkeklerde yüzde 1, kadınlarda yüzde 0.1 oranında görülüyor. Türk toplumunda bu oran erkeklerde yaklaşık yüzde 10’lara çıkabiliyor, bu da Batı toplumlarına nazaran 10 kat daha fazla görüldüğünü gösteriyor bize. Özellikle hareketsiz kalan, masa başı çalışan, bilgisayar bağımlısı, uzun saatler araç kullanan, dar kıyafet tercih eden, aşırı kıllı vücuda sahip erkeklerde görülme oranları daha fazla.” dedi.
Kişisel bakım çok önemli.
Pilonidal Sinüs rahatsızlığından korunmak için kişisel bakımın önemine vurgu yapan Op. Dr. Fatih Kar,” Hasta hekime genelde kuyruk sokumu bölgesinde ağrı, şişlik, kanlı akıntı, kaşıntı, popo üzerine oturamama gibi şikayetlerle başvuruyor. Hastalığın temeldeki nedeni ise kuyruk sokumundaki çökük olan kısımda kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle, oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida ya da matkap gibi dönerek, cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, delikler açması ve bu deliklere giren bakterinin de katkısı ile etrafının iltihaplanmasıdır. Buna bir de aşırı kıllanma ve kişisel temizlik eksikliği de ilave olduğu takdirde kıl dönmesi sorunu kronikleşiyor. Tüm bunlar kokuya ve çamaşırların kirlenmesine de neden olarak bireyin yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Öyle ki bu hastalık nedeniyle çok kez ameliyat olmak zorunda kalan ve psikolojisi bozularak aylarca evden çıkmayan hastalar var.” şeklinde konuştu.
Kristalize Fenol yöntemi başarı oranı yüksek ameliyatsız tedavi yöntemleri arasında.
Kıl dönmesine karşı alınacak önlemlere ve tedavi yöntemlerine değinen Kar,” Kıl dönmesinden korunmak için kişisel hijyene dikkat edilmesi, kuyruk sokumu bölgesindeki tüylerin temizliği, gerekirse bu bölgeye lazer epilasyon yapılarak potansiyel risklerin azaltılması çok önemlidir. Müdahale yapılarak bu hastalığın tedavisi yapılmış hastalarımızda da işlem sonrası lazer epilasyonu ısrarla öneriyoruz. Öte yandan hastalığın tedavilerinden bahsetmek gerekirse ameliyat bu seçenekler arasında ilk sırada yer alıyordu. Ancak son yıllarda geliştirilen pek çok yöntemle ameliyatsız yöntemler de başarılı sonuçlar vermeye başladı. Pilonidal Sinüs de birçok farklı rahatsızlıkta olduğu gibi tedavi planlaması hastalığın seyrine göre ve kişiye özel yapılmaktadır. Yaklaşık 5-6 yıldır Pilonidal Sinüs hastalığı olan kişi için ameliyatı öncelikli tercih olarak düşünmüyoruz.  Eğer çok yeni bir hastalık gelişimi söz konusu ise sadece bilinçlendirerek lazer epilasyon ve hijyenin arttırılması yeterli olabiliyor. Biraz daha derin sinüslerin varlığında kılların temizlenmesi, sinüslerin lokal anesteziyle çıkarılması (mikro sinüsektomi) ya da kristalize fenol uygulaması düşünebiliyoruz. Bunlar ayakta, kısa, ağrısız olarak gerçekleştirilen tedaviler olarak kabul ediliyor. Bunların arasında ‘Kristalize Fenol’ en çok tercih ettiğimiz yöntemler arasında yer alıyor. Her 100 hastadan 85’inde bu teknikle başarı elde edebiliyoruz. Ameliyathane ortamı gerektirmeyen, poliklinik ortamında, uygun bir şekilde yapıldığında başarı şansı çok yüksek olan bir tekniktir. Kuyruk sokumu bölgesine steril ortam sağlanarak lokal anestezi ile bölgeyi uyuşturuyoruz, ardından da sinüslerin tamamını kıllardan ve bölgede oluşan iltihaplı dokudan temizliyoruz. Bu temizlik işlemi sonrası deliklerden hastalıklı bölgenin içine, iri tuz kristallerine ya da naftaline benzeyen görünümde olan kristalize fenolü koyuyoruz. ‘Kristalize Fenol’, yarayı temizleme etkisi ile sinüslerin içlerini tam anlamıyla tıkanan lavaboları açmakta kullandığımız lavabo açıcılar gibi temizliyor ve bir iyileşme-kapanma sürecini başlatıyor. İşlem ağrısız olarak gerçekleştiriliyor, ortalama 10-15 dakika sürüyor ve hastanede yatış gerektirmiyor. Hastalar işlemden sonra normal günlük aktivitelerine devam edebiliyorlar ertesi gün de banyolarını yapabiliyorlar.” ifadelerini kullandı.

5 Kasım 2018 Pazartesi

SAÇ EKİMİ UZMANI SONGÜL ALCI, KAŞ EKİMİNİN İNCELİKLERİNİ ANLATTI…


Güzellik ve estetik düşünüldüğünde kaşlarımızın yüz ifademizde en etkileyici unsur olduğunu biliyoruz. Kaş seyreldiğinde ve yok olduğunda kişinin yüz ifadesinde değişiklikler olduğunu bilmekteyiz. Bu uğurda yaptırdığımız kaş kontörü ve kalıcı makyaj uygulamaları kaşların hızlı bir şekilde ve geri dönüşümsüz dökülmesini sağlamaktadır. Elbette genetik faktörler, travmalar, tıbbi bazı nedenler de kaşların yok olmasına neden olmaktadır. Tıbbi nedenlerle veya yanlış alınma sonucu kaşları azalanlarda, ince kaş yapısı olanlarda ve kaş şeklinden memnun olmayanlarda kaş ekimi yapılabilir.



Kaş, kirpik ve sakal kaybı nedenleri:

-Fiziksel travmalar, kazalar, ısı, kimyevi madde ve elektrik yanıkları, 

-Sistemik ve lokal bazı hastalıklar, dermatolojık nedenler, saç kıran,  

-Trichotillamania (strese bağlı saç, kaş yolma)

-Medikal veya cerrahi tedavi sonuçları olarak ortaya çıkan kayıplar, radyoterapi, kemoterapi uygulanması, bölgeye cerrahi işlemler yapılması,

-Kaşların kozmetik amaçlı olarak şekil vermek amacıyla sık sık çekilmesi kalıcı kaş kayıplarının en çok görülen nedenidir.

Kaş ekimi nasıl gerçekleşir?

Öncelikle yapmanız gereken kaşlarınızın şeklini ve kalınlığını çevrenize de danıştıktan sonra istenilenden biraz daha kalın belirlemenizdir. Dolayısıyla uzun dönemde kendi kaş şeklinizi tekrar verebilirsiniz.

Kaş ekiminde, saç ekimi işleminde olduğu gibi kişinin iki kulak arası ensenin üst bölümü mesafeden saçların tamamı kesilmeden, saçların bir bölümü kısaltılarak saç kökleri mikromotor yardımıyla tek tek alınır, özel işlemden geçirildikten extra inceltilmiş olarak kişinin kaş açıklığı olan alana yerleştirilir. Bu işlem 2-4 saat kadar sürer.

Kaş ekimi lokal anestezi altında yapılır Burada dikkat edilmesi gereken kaşların yönünün uzman ekip tarafından doğru belirlenmesidir. İşlemden sonra hasta 24 saat sonra bu bölge yıkanabilir. Küçük kabuklu görünüm 3-4 gün içerisinde yok olacaktır. Şişlik ve morluk görülmez.

Ensenin üst bölgesinden alınan saç greftleri uzama karakterine sahip olduğu için kaş bölgesinde de uzayacaktır. Yapılması gereken kaşlarınız uzadığında kesmenizdir.


Yazan: Songül Alcı

http://songulalci.com/