Damar sertliğinin en tehlikeli sonuçlarından biri de tıkanan bacak damarlarının kangrenle ve uzuv kayıplarına neden olmasıdır. Son yıllarda geliştirilen Minimal İnvaziv Cerrahi Yöntemlerle lokal anestezi ile ileri yaş uygun hastalara dahi ameliyat şansı doğuyor.
Damar tıkanıklığının bacaklarda gelişmesi durumunda hastalara verdiği zarara ve belirtilere değinen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko,”Yaş faktöründen dolayı bacak damarlardaki damar sertliğine bağlı tıkanıklıklar, kireçlenme ya da romatizma ağrısı ile karıştırılır. Oysa bu belirtiler artık ileri yaşta değil gençlerde de görülmeye başlandı. 40 yaşın üstündeki herkesin bu belirtilere karşı uyanık olması gerekir. İlk belirti topallama ile başlar. Uyluk, baldır ve diz bölgesindeki damarların tıkanmasına bağlı ağrı, yürürken topallamanıza neden olur. Bu da günden güne yürüme mesafenizi kısaltır. Bir süre sonra istirahat esnasında da ağrılarınızın devam ettiğini görürsünüz. Hatta öyle ki, uykunuzu kaçıran ve çok şiddetli ağrı kesicilerin bile kesmediği ağrılar baş gösterir. Ayakta ve bacakta sürekli bir üşüme hissi olur. Kıllarda dökümle, tırnaklarda bozukluklar meydana gelir. Ayak morarır ya da siyahlaşır. Diyabetli hastalarda iyileşmeyen yaralar oluşur. Bu sinyallere mutlaka kulak verin. Özellikle hayatınızda sigara, alkol gibi alışkanlıklarınız varsa ve sağlıksız besleniyorsanız aynı zamanda genetik yatkınlığınız varsa rutin muayeneleri ihmal etmeyin ve checkuplarda mutlaka damarlarınıza da baktırın. Bütün bu belirtileri göz ardı edip ihmal etmek kangrene ve uzuv kayıplarına neden olabilir. Erken tanı iş işten geçmeden önlem almak için hayati önem taşıyor.” dedi.
Önce medikal tedavi, diyet ve yürüyüş önerilir.
Damar hastalarının ömür boyu mutlaka düzenli bir yaşam biçimi edinmeleri gerektiğinin önemine dikkat çeken Prof. Kalko,” Bacak damarı tıkanmalarına bağlı tedavilerde cerrahi teknikler çok gelişti. En az riskle 100 yaşını aşmış ve çok fazla kronik rahatsızlığı olan hastayı da ameliyata alabiliyoruz. 103 yaşında bacağını ameliyat ettiğimiz hastamız da mevcut. Damar tıkanıklığı ile gelen ve ameliyat kararı alınan hasta için öncelikle damar tıkanıklığının yeri çok önemli. Damar nereden tıkanmış, karın içerisinden mi tıkalı, kasıkta mı tıkalı, dizde mi tıkalı, diz altında mı tıkalı. Tıkanıklık seviyesine göre ameliyat teknikleri var. Ancak biz önceliğimizi medikal tedavi, diyet ve uygun egzersiz ile yürüyüş tekniklerinden yana kullanıyoruz. Günde 500 metre yürüyebilen ve bize zamanında başvuran bir hastayı medikal tedaviye yönlendiriyoruz. Hasta memnun olmazsa ve bu tedaviyi devam ettiremezse ameliyata yönlendiriyoruz. Diğer taraftan yürüme mesafesi kısa olup da hayatını ve geçimini sürekli hareket halinde kalarak kazanan zorunda olan insanlar var. Bunların yaşamını kolaylaştırmak için de tetkikler eğer uygunsa öncelikli olarak ameliyatı öneriyoruz. Diğer taraftan “Kritik Bacak İskemis” i dediğimiz kangrene doğru giden bacağı hemen ameliyata alıyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var. Damar tıkanıklığının ana sebebi olan damar sertliği gölgeniz gibi sizi mezara kadar ömür boyu takip eder. Dolaysıyla tüm hastaların yaşam biçimlerini değiştirerek öncelikle kendilerine iyi bakmaları gerekir. Sigara, alkol, sağlıksız beslenme gibi eski alışkanlıklarını devam ettirirlerse bizim uyguladığımız tedaviler geçici çözüm olmaktan öteye gitmez. Dünyanın en iyi damarını da taksanız, en iyi tekniği de uygulasanız o bacak bir gün yine kesilme noktasına gelir.” şeklinde konuştu.
Lokal anestezi ileri yaş ve ilave kronik hastalığı olan hastaların ameliyat riskini düşürüyor.
Uygulanan cerrahi tekniklerle ilgili bilgi veren Yusuf Kalko,” Her ne kadar damar hastalıkları genç yaşlara kadar indi desek de oranı yüksek olanlar ileri yaş grubu hastalar. Bu hastalar sadece damar sorunları ile mücadele etmiyor. Kalp hastalığına bağlı birkaç defa bypass olmuş, diyalize bağlı yaşayan, akciğer hastalıkları ile mücadele eden diyabet sorunları olan hastalardan bahsediyoruz. Yüksek risk grubunda olan insanlar bunlar. Bu hastaların bir diğer ortak özelliği de yaşlılık belirtisi ile karıştırdıkları damar sorunlarında artık sona gelmiş olmaları. Çoğu bacak kangrene ramak kala yetişiyor. Burada yapılacak tek bir şey var o da cerrahi müdahale. Minimal İnvaziv Damar Cerrahisi lokal anestezi ile yaptığımız bu ameliyat, kalbi en az yorduğu için hastayı genel anestezinin risklerden uzak tutuyor. Küçük kesilerle sorunlu bölgeye damar açıcı ilaç gönderiyoruz. Şuuru açık olduğu için operasyonun faydalı olup olmayacağını daha o saniye anlayabiliyoruz. İlaçtan sonra hasta ayağını hareket ettirmeye başladığı anda ameliyattan fayda göreceğini anlayarak uygun kanaldan bypass işlemine geçiyoruz. Yaklaşık bir saatte tamamlanan ameliyat sonrası hastayı yoğun bakıma almadan normal odaya yatağına alıyoruz. Ertesi gün yürütüyoruz, iki üç gün içinde de taburcu ediyoruz.
Ölmüş değil ama can çekişen bacaklar kurtarılabilir.
Her kangrenli bacağın kurtarılma şansının olup olmadığını sorduğumuz kalp damar cerrahı şu açıklamalarda bulundu.
“Her kangrenli bacağı kurtaramıyoruz. Kurtarmak için bacağın can çekişiyor olması gerekir. Yani hastanın ayağı bembeyaz, az da olsa parmaklarını oynatabiliyor ama dayanılmaz ağrıları var. Bu ayak can çekişiyor ve kurtarılma şansı yüksek demektir. Öte yandan hastanın parmakları oynamıyor, sinir hasarı oluşmuş, ayağında kemiğe kadar işlemiş enfeksiyon oluşmuşsa ve ayak mosmor ya da simsiyah olmuşsa bu ayak kurtarılamaz. Bu hiç istemediğimiz bir sonuç ancak burada da vurgulamak istediğim çok önemli bir nokta var. Ayak kesilmek üzere ise ve dönüşü yoksa kesme işlemini mutlaka daha önce damar ameliyatını yapan cerrah kendisi yapmalıdır. Çünkü bu iki şeyi sağlayacaktır. Birincisi, hastanın güveni ve cerrahına inancı pekişecektir, ikincisi ise damar tıkanıklığına bağlı kangreni damar cerrahı opere ederse amputasyon seviyesi açısından doğru işlem olacaktır. Diğer taraftan şeker hastaları bizim en önemli hasta grubumuz. Çünkü şeker hastaları ayaklarında ağrı duymazlar. Çıkan yaralar iyileşmeyince bize başvurular. Dolayısıyla ayak can çekişirken ya da kangrene dönüştüğünde durumun farkına varır ve bize başvururlar. Rutin kontroller kırk yaşın üstündeki herkes için büyük önem teşkil ediyor. Ancak şeker hastaları için bu kontroller hayati diyebilirim. Çok basit damar muayeneleri ve tahlilleri erken müdahale ile hayat kurtarıyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder