2020 yılının nisan ayında Avrupa genelinde büyük çaplı
konserler vermeye hazırlanan Reynmen, geçtiğimiz hafta konser vereceği en büyük
salon olan Köln Lanxess Arena’yı ziyaret etti. Yaklaşık 20.000 kişilik seyirci
kapasitesi olan Lanxess Arena’nın orta alanında çıplak sesle türkü söyleyen
şarkıcının bu video paylaşımından sonra yaklaşık 500 adet biletin satıldığını
belirten yetkililer, turnenin en büyük konseri olması planlanan Köln konser
tarihinin 18 nisan 2020 olduğunu açıkladılar. Şu ana kadar 2 konser tarihinin
açıklamasını yapan Riba Events ve Back Drop Media yetkilileri diğer konser
tarihlerini de aralık ayının ilk haftasında açıklayacaklarını belirttiler. Öte
yandan 18 nisan Köln ve 19 nisan Dortmund konser tarihlerinin açıklanması ile
birlikte konser biletlerine yoğun bir talep oluştu. Bütün bu gelişmeler
yaşanırken, Reynmen’in 2 şubat tarihinde yayınlayacağını açıkladığı albüm
şimdiden herkesin merak konusu oldu.
28 Kasım 2019 Perşembe
20 Kasım 2019 Çarşamba
FELÇ ATAĞI İHMAL EDİLMEMELİ…
Basit
bir göz kararması, baş dönmesi, elde ve kolda meydana gelen anlık güçsüzlük ile
bir anda elden bardağın düşmesi, ayakta güçsüzlük ve geçici görme kaybı gibi
belirtiler şah damarı kaynaklı inmeyi işaret ediyor olabilir. Uzmanlar bu
belirtilerden herhangi birinin yaşanması durumunda mutlaka uzmana başvurmak gerektiğinin
ve tedavisinin yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
58 yaşındaki Atilla Kılınç 2 yıl önce benzer şikayetlerle
doktora başvurduğunda yapılan anjiyodan sonra stent takılması gerektiği
söylendi kendisine. Ancak Kılınç’ın tedavisini ihmal etmesi sonucu geçtiğimiz
günlerde baş gösteren felç atakları sol kolunda ve sol bacağında inmeye neden
oldu. Damarı tıkayan plakların aşırı yumuşak olmasından dolayı stent alternatifi
tamamen ortadan kalkan hastaya Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf
Kalko ve ekibi açık ameliyatla müdahale etti. Başarılı bir ameliyatın ardından yüzde
98 tıkalı olan şah damarı açılan hasta sol kolunu ve bacağını hareket ettirmeye
başladı. Şikayetlerinin baş ağrısı ile kendini gösterdiğini ifade eden Atilla
Kılınç,” Çok ciddi baş ağrısı şikayetim vardı. Bir süre sonra sol kolumu
hareket ettirememeye başladım. Yakınlarım ambulans çağırdı ve hastaneye
götürüldüm. Burada ikinci defa felç atağı geçirdim. Bu sefer sol bacağımı da
hareket ettiremeye başladım. Hemen Anjiyo yapıldı ancak sonuç alınamadı. Damarlarımdaki
plakların çok yumuşak olmasından dolayı başka bir müdahale yapılamayacağı
söylendi. Yoğun bakımda kaldım bir süre. Bu süre zarfında yakınlarım Yusuf hocaya
ulaşmışlar. Tetkiklerden sonra ameliyatımı yağabileceğimi söyledi. Artık ihmal
etme durumum söz konusu olmadığı için hemen ameliyat olmayı kabul ettim. İyi ki
kabul etmişim. Ameliyattan sonra sol kolum ve bacağım hareket etmeye başladı. Tedavimin
hastanede tamamlanmasının ardından da yürüyerek evime gittim.” dedi.
Başarılı bir ameliyatla şah damarı açıldı.
Atilla Kılınç’ın ameliyatını yapan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Prof. Dr. Yusuf Kalko hastayı değerlendirerek,” Hastanın sağ şah damarı yüzde
98 tıkalıydı. Birkaç yıl önce de benzer bir atak geçirmiş hastamız. Eğer o
zaman tedavisini yaptırsaydı böyle bir durumla karşılaşmayabilirdi. Bu yüzden
inme belirtileri konusunda biz sık sık uyarılarda bulunuyoruz. Baş dönmesi,
geçici görme kaybı, kolda ve bacakta güçsüzlük, geçici şuur kaybı ve konuşma
bozukluğu gibi belirtileri dikkate almamız hayati önem taşıyor. Bu belirtiler
genelde geçiştiriliyor ve bundan dolayı tedaviler gecikebiliyor. Oysa ki inme
bugün ülkemizde ve dünyada ölüm oranlarının başında geliyor. Bu yüzden kesinlikle
ihmal edilmemeli. Atilla bey de ihmal etmiş. Bize geldiğinde sol kolu ve sol
bacağı hareket etmiyordu. Meslektaşlarımız stente uygun olmadığını söylemişler.
Bu doğru. Çünkü damarını tıkayan plaklar çok yumuşaktı. Böyle bir durumda stent
takılması mümkün olmamaktadır. Biz de inme cerrahisi yöntemi ile ameliyat
etmeye bu yüzden karar verdik. Lokal anestezi ile şah damarını açarak plakları
temizledik. Ancak bu plağın bu derece yumuşak olması bizim de ameliyatımızın
riskini arttırıyordu. Normalde yüzde 1-2 riskle yapıyoruz bu ameliyatları.
Atilla beyi yüzde 5 riskle opere ettik. Çok şükür her şey yolunda gitti ve
damarı plaklardan temizledik. Ameliyattan hemen sonra hasta sol kolunu ve
bacağını hareket ettirmeye başladı. Taburcu olduğunda da yürüyordu. Ancak tekrar
ediyorum. İnme ciddi bir rahatsızlık. Görülme oranları günden güne arttığı gibi
görülme yaşı da genç yaşlara kadar indi. Bu yüzden sıraladığım belirtileri
yaşayan mutlaka uzmana başvurmalı. Ailesinde inme hikayesi olanlar 40 yaşından
sonra mutlaka her yıl şah damar ultrasonu yaptırmalı. Aile hikayesi olmayan
ancak sigara, stres, sağlıksız beslenme, hareketsizlik gibi olumsuzlukları
barındıranlarında 50 yaşından sonra mutlaka her yıl düzenli şah damarı
ultrasonu yaptırmaları gerekir.” şeklinde konuştu.
KORKUTAN HAVA KİRLİĞİ UYARISI: “AKCİĞER KANSERİ RİSKİNİ ARTTIRIYOR”…
Uzmanlar uyardı! Metropol şehirlerde yoğun trafik ve sanayinin yol açtığı hava kirliği akciğer kanserini tetiklerken kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların yıkımına bağlı olarak ortaya çıkan kanserojen toz parçacıkları (asbest) akciğer zarı kanserine zemin hazırlıyor.
17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Günü nedeni ile çarpıcı açıklamalarda bulunan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan hava kirliliğinin artış göstermesi ile ortaya çıkan tehlikeye dikkat çekti. Demirhan,” Hava kirliliği akciğer kanseri ve kronik akciğer hastalıklarının gelişiminde çok ciddi bir risk faktörüdür. Artık yaşadığımız her ortamın temizliği şüpheli hale gelmiştir. Metropol kentlerde bu daha da belirgin hale gelmekte hatta Anadolu’nun bazı il ve ilçelerinde de özellikle kış aylarında hava kirliliği artmaktadır.”dedi.
Kentsel dönüşümden dolayı büyük şehirlerde Maling Mezatelyoma riski artıyor.
Asbeste bağlı gelişen en tehlikeli kanseri türlerinden Mezotelyoma’nın önümüzdeki yıllarda çok ciddi bir risk oluşturabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Şu an yaşadığımız şehir olan İstanbul’da da yoğun trafik ve sanayinin yol açtığı hava kirliğinin yanı sıra kentsel dönüşümde eski binaların yıkımına bağlı ortaya olarak çıkan kanserojen toz parçacıklarının (bunlardan en sık olanı ve bilineni özellikle asbest) akciğer zarı kanseri ve akciğer kanseri riskini artırmaktadır. Akciğer zarı kanserinin (malign mezotelyoma) en önemli nedeni olan asbest, asbestin yoğun bulunduğu beyaz toprağın özellikle belli yörelerde sık kullanımından dolayı lokal (bölgesel) olarak rastlanmakta idi. Ancak günümüzde bu risk kente göçten dolayı azalmıştır. Yaşadığımız bu dönemde özellikle kentsel dönüşümden dolayı bu risk artık şehirlerde daha fazladır. Çünkü 2010 yılında asbest yasaklanmadan önce ısıya ve yıpranmaya dayanıklı asbestli maddelerin kullanımı çok yoğun idi. Bundan dolayı önümüzdeki son 20-50 yıl içinde akciğer zarı kanseri (malign mezotelyoma) hastalığında artış olacaktır. Bir diğer risk grubu da gemi işinde çalışanlardır.” şeklinde konuştu.
Eski binaların yıkım esnasında yetkililerin ciddi tedbirler alması gerekiyor.
Kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların yıkımı esnasında yetkililerin ciddi önlemler alması gerektiğine dikkat çeken Demirhan sözlerine şöyle devam etti. “Burada yetkililere çok önemli iş düşmektedir. Kentsel dönüşümde yıkım esnasında gerekli tedbirleri maksimum düzeyde almalı. Başta yıkım işinde çalışanların kirli, tozlu havaya maruz kalmamalı sağlanmalı. Yıkımın olabildiğince havayı kirletmemesi için gereken özen gösterilmelidir.”
Açık havada spor yapanlar dikkat!
Açık havada spor ya da sağlık için yürüyüş yapanlara çok ciddi uyarılarda bulunan Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Spor sağlıklı yaşamanın bir parçasıdır. Ancak sağlıklı olalım derken hava kirliliğinin yoğun olduğu trafik yoğunluğu olan yerlerde, kentsel dönüşümün yoğun olduğu yerlerde kanserojen maddelere maruz kalmamak için dikkat etmek gerekir. Bu ortamlarda spor yapmayı bırakın yaşamak bile tehlikeli hale gelmektedir. Evimizi değiştirme imkanımız her zaman olmamaktadır bu nedenle sporumuzu daha temiz alanlarda yapmalı ve saatlerine dikkat etmeliyiz. Sabah saatlerinde mümkünse ormanlık alanlarda yürüyüş yapmak gerekir. Hava durumuna da dikkat edilmesi gerekir. Rüzgar ve yağmurun olmadığı yüksek basınçlı havalarda kirlilik daha da fazla olmaktadır. Bu yüzden bu tarz havalarda açık havada spor yapmamaya dikkat etmek gerekir. Spor yaparken solumun kaslarımız maksimum kapasite ile çalışmaktadır bu nedenle ortamda bulunan hava ve bunun içindeki küçük partikülleri normalden daha fazla teneffüs eder ve akciğerimizin daha derinlerine doğru çekeriz. Bu yüzden sporumuzu daha temiz şartlarda yaparak vücudumuzun daha sağlıklı kalması için uygun saat, uygun hava, uygun konumda yapmamız gerekmektedir. Aksi takdirde sağlığımızı tehlikeye atarız. Sağlık için spor, hastalık için hava kirliliği birbirine zıt olan durumlardır. Hangisine daha fazla maruz kalırsak savaşı kazanan taraf o olur.” dedi.
MR. JADE, KAYSERİ’DE RESTORAN AÇIYOR
Müzik çalışmalarının yanı sıra sosyal sorumluluk projeleriyle adından söz ettiren Mr. Jade, şimdi de restoran açmaya hazırlanıyor. Ünlü sanatçının tüm detaylarıyla bizzat ilgilendiği mekan, Kayseri’de hizmete girecek.
Şarkılarıyla yurtdışında ünlenen ve müzik çalışmalarına yaklaşık bir yıldır Türkiye’de devam eden Mr. Jade, son dönemde hayır işleriyle gündemde. En son İzmir’de bir köpek barınağına su deposu yaptıran ve Kocaeli’nin Körfez ilçesinde bulunan bir okulun fen laboratuvarının yapımını üstlenen ünlü sanatçı, şimdi de ticarete atılıyor.
TÜRK MUTFAĞINDAN ÖZEL LEZZETLER
Restoran işletmeciliğine soyunan Mr. Jade, uzun süredir hazırlıklarıyla ilgilendiği mekanı Kayseri’de açacak. ‘Mr. Jade’ ismini taşıyacak restoran, kısa süre önce açılan bir alışveriş merkezinde hizmete girecek. Mr. Jade mekanın misafirlerini Türk mutfağının özel lezzetleriyle ağırlayacak.
16 Kasım 2019 Cumartesi
RECEP İVEDİK’İN HALAY TÜRKÜSÜ
Yurtseven Kardeşler’in düğün
eğlencelerinin vazgeçilmezi haline gelen “Halayımız Bitmesin” türküsü, “Recep
İvedik” serisinin 6’ncı filmine de damgasını vurdu.
Yurtseven
Kardeşler’in “Halayımız Bitmesin” türküsü, uzun yıllardır düğün ve kına
eğlencelerinin vazgeçilmezi. Sadece Türkiye’de değil, Almanya başta olmak üzere
pek çok ülkede de eğlence organizasyonlarında çalınan bu türkü, “Recep İvedik”
serisinin 6’ncı filmiyle yeniden gündeme geldi.
SİNEMA
SALONLARI KAHKAHAYA BOĞULDU
“Halayımız Bitmesin”, ilk 3
günde 1 milyonu aşkın kişi tarafından izlenerek 2019 yılının en iyi açılışını
yapan “Recep İvedik 6” filmine de damgasını vurdu. Filmin en komik bölümleri
arasında yer alan, Recep İvedik’in halay çektiği o sahne sinema salonlarını
kahkahaya boğdu.
HALAYIMIZ
BİTMESİN
Gelin
halay çekelim
Hep
el ele verelim
Gelin
halay çekelim
Hep
el ele verelim
Halayımız
bitmesin
Eğlenelim
dönelim
Halayımız
bitmesin
Eğlenelim
dönelim
14 Kasım 2019 Perşembe
KIL DÖNMESİNE “KRİSTALİZE FENOL” YÖNTEMİ İLE AMELİYATSIZ ÇÖZÜM…
Pilonidal Sinüs
rahatsızlığı çoğunlukla 15-35 yaş arası genç erkekleri etkiliyor. Ağrı, şişlik,
kanlı akıntı, kaşıntı gibi şikayetlerle baş gösteren ve yaşam kalitesini
olumsuz etkileyen kıl dönmesi nasıl
bir rahatsızlık, belirti ve tedavi yöntemleri neler?
Konu ile ilgili bilgi
veren Medigold Sultan Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar,”
Halk arasında kıl dönmesi olarak
bilinen Pilonidal Sinüs hastalığının 15-35 yaş arası erkekleri etkileyen
oldukça yaygın bir rahatsızlıktır. Genel olarak erkeklerde yüzde 1, kadınlarda
yüzde 0.1 oranında görülüyor. Türk toplumunda bu oran erkeklerde yaklaşık yüzde
10’lara çıkabiliyor, bu da Batı toplumlarına nazaran 10 kat daha fazla
görüldüğünü gösteriyor bize. Özellikle hareketsiz kalan, masa başı çalışan,
bilgisayar bağımlısı, uzun saatler araç kullanan, dar kıyafet tercih eden,
aşırı kıllı vücuda sahip erkeklerde görülme oranları daha fazla.” dedi.
“Psikolojisi
bozularak aylarca evden çıkmayan hastalar var.”
Pilonidal Sinüs rahatsızlığının
hem kişinin psikolojisini hem de sosyal yaşantısını olumsuz etkilediğine
değinen Kar,” Hasta hekime genelde kuyruk sokumu bölgesinde ağrı, şişlik, kanlı
akıntı, kaşıntı, popo üzerine oturamama gibi şikayetlerle başvuruyor.
Hastalığın temeldeki nedeni ise kuyruk sokumundaki çökük olan kısımda kıllı ve
terli oluğa takılıp sürtünmelerle, oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden
vida ya da matkap gibi dönerek, cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden
girmesi, delikler açması ve bu deliklere giren bakterinin de katkısı ile
etrafının iltihaplanmasıdır. Buna bir de aşırı kıllanma ve kişisel temizlik
eksikliği de ilave olduğu takdirde kıl dönmesi sorunu kronikleşiyor. Tüm bunlar kokuya ve
çamaşırların kirlenmesine de neden olarak bireyin yaşam kalitesini ciddi
anlamda olumsuz etkiliyor. Öyle ki bu hastalık nedeniyle çok kez ameliyat olmak
zorunda kalan ve psikolojisi bozularak aylarca evden çıkmayan hastalar var.”
şeklinde konuştu.
Son yıllarda uygulanan “kristalize fenol” yönteminin sonuçları çok başarılı
Son yıllarda uygulanan “kristalize fenol” yönteminin sonuçları çok başarılı
Kıl dönmesine karşı alınacak
önlemlere ve tedavi yöntemlerine değinen Op. Dr. Fatih Kar, ”Kıl dönmesinden
korunmak için kişisel hijyene dikkat edilmesi, kuyruk sokumu bölgesindeki
tüylerin temizliği, gerekirse bu bölgeye lazer epilasyon yapılarak potansiyel
risklerin azaltılması çok önemlidir. Müdahale yapılarak bu hastalığın tedavisi
yapılmış hastalarımızda da işlem sonrası lazer epilasyonu ısrarla öneriyoruz.
Öte yandan hastalığın tedavilerinden bahsetmek gerekirse ameliyat bu seçenekler
arasında ilk sırada yer alıyordu. Ancak son yıllarda geliştirilen pek çok
yöntemle ameliyatsız yöntemler de başarılı sonuçlar vermeye başladı. Pilonidal
Sinüs de birçok farklı rahatsızlıkta olduğu gibi tedavi planlaması hastalığın
seyrine göre ve kişiye özel yapılmaktadır. Yaklaşık 5-6 yıldır Pilonidal Sinüs
hastalığı olan kişi için ameliyatı öncelikli tercih olarak düşünmüyoruz. Eğer
çok yeni bir hastalık gelişimi söz konusu ise sadece bilinçlendirerek lazer
epilasyon ve hijyenin arttırılması yeterli olabiliyor. Biraz daha derin
sinüslerin varlığında kılların temizlenmesi,
sinüslerin lokal anesteziyle çıkarılması (mikro sinüsektomi) ya da kristalize
fenol uygulaması düşünebiliyoruz. Bunlar ayakta, kısa, ağrısız olarak
gerçekleştirilen tedaviler olarak kabul ediliyor. Bunların arasında ‘Kristalize
Fenol’ en çok tercih ettiğimiz yöntemler arasında yer alıyor. Her 100 hastadan
85’inde bu teknikle başarı elde edebiliyoruz. Ameliyathane ortamı gerektirmeyen,
poliklinik ortamında, uygun bir şekilde yapıldığında başarı şansı çok yüksek
olan bir tekniktir. Kuyruk sokumu bölgesine steril ortam sağlanarak lokal
anestezi ile bölgeyi uyuşturuyoruz, ardından da sinüslerin tamamını kıllardan
ve bölgede oluşan iltihaplı dokudan temizliyoruz. Bu temizlik işlemi sonrası
deliklerden hastalıklı bölgenin içine, iri tuz kristallerine ya da naftaline
benzeyen görünümde olan kristalize fenolü koyuyoruz. ‘Kristalize Fenol’, yarayı
temizleme etkisi ile sinüslerin içlerini tam anlamıyla tıkanan lavaboları
açmakta kullandığımız lavabo açıcılar gibi temizliyor ve bir iyileşme-kapanma
sürecini başlatıyor. İşlem ağrısız olarak gerçekleştiriliyor, ortalama 10-15
dakika sürüyor ve hastanede yatış gerektirmiyor. Hastalar işlemden sonra normal
günlük aktivitelerine devam edebiliyorlar ertesi gün de banyolarını
yapabiliyorlar.” şeklinde bilgi verdi.
İREM DERİCİ’NİN "TEK TABANCA" SARKISININ SAHİBİ EMRAH DEMİRALP KENDİ SINGLE’NI YAYIMLADI!
Daha önce yaptığı akustik çalışmalarla sosyal medyada dikkat çeken , geçtiğimiz yıl İrem Derici’ ye verdiği şarkısı ‘’Tek Tabanca’’ ile başarısından söz ettiren besteci,söz yazarı ve prodüktör Emrah Demiralp; ilk single’ ı “Güzel Kadın”ı yayımladı.
Sözü ve müziği Turgut Raviş’e ait olan ‘’ Güzel Kadın ‘’ adlı şarkıya Utku Çılgın yönetmenliğinde klip çekildi.Video Klip de ise Emrah Demiralp’e Polonyalı model Polina Chepurnova eşlik etti.
“Güzel Kadın” single’ının kapak resmi ise, efsane prodüktör Nino Varon’nun yaptığı ve Demiralp’e hediye ettiği bir kadın resmi.
Emrah Demiralp ‘in özel yorumu ile ‘’GÜZEL Kadın ‘’aynı zamanda kendi yapım firması olan ‘’Müzikal İşler Production’’ etiketi ile tüm dijital platformlarda yerini aldı.
REYNMEN’DEN SONRA OĞUZHAN KOÇ VE İBRAHİM BÜYÜKAK İLE DEVAM EDİYOR…
Geçtiğimiz haftalar da Reynmen
ile 2020 yılının Nisan ayında Avrupa’ da Reymen Dev Konser anlaşması
imzalayan Riba Events ve Back Drop Media ; hafta sonu yaptıkları
toplantı da verdikleri bu fotoğrafla toplu anlaşmalarını kutladılar. Riba
Events ve Back Drop Media resmi sosyal medya sayfalarından yaptıkları
açıklamalarda: 2020 yılında Oğuzhan Koç’la Avrupa’ da büyük
konserler vereceklerini aynı zamanda İbrahim Büyükak’la da farklı bir
konsept yapacaklarını duyurdular.
11 Kasım 2019 Pazartesi
HİSTAMİN ALERJİSİ İLE NASIL BAŞ EDEBİLİRİZ?
Deride kızarıklık, kaşıntı, hazımsızlık, hapşırma,
göz sulanması ve döküntü gibi belirtiler veren Histamin alerjisi ile ilgili İç Hastalıkları
ve İmmünoterapi Uzmanı Dr. Ülkü Görmez faydalı bilgiler paylaştı. Histamin elerjisinden
şüpheleniyorsanız ne yapmanız gerekir? Histamin alerjisi tanısı konulduktan
sonra hangi besinlerden uzak durmak gerekir hangi besinleri tüketmek gerekir? İşte
o faydalı açıklamalar…
“Histamin alerjisi, alerji mekanizmalarının temel
türlerinden biri olup bağışıklık sistemi hücrelerinin yanlış çalışmasından
oluşur. Histamin, salgılandıktan kısa bir süre sonra kan damarlarını
genişletmeye ve deride kızarıklık ve kaşıntıyı tetiklemeye başlar. Histamin
alerjisi, kendisini kızarıklık ve kaşıntı haricinde, hazımsızlık, hapşırma, göz
sulanması ve döküntüyle de belli eder. Kimi zaman ev ve çiçek tozları, hayvan
tüyleri ve çeşitli kimyasallar bu alerjinin tetiklenmesine yol açabilir.
Diaminoksidaz (dao)
üretiminin durması sadece ince bağırsaktaki bir sorundan değil, vücuttaki bazı
vitamin ya da çeşitli maddelerin eksikliği ya da fazlalığı durumunda da ortaya
çıkabilir. B6 ve C vitamini eksikliği, aşırı histamin tüketimi, vücutta toksik
madde artışı (kalın bağırsakta mantar oluşumu ya da midede ülsere sebebiyet
veren bakterilerin oluşumu sonrası toksik madde artışı görülür.) Diaminoksidaz
üretiminin düşmesine sebebiyet verir ve histamin vücutta tek başına alerjik
rahatsızlıklara sebep olur.
Histamin artışı
yapan gıdalara dikkat!
Şarap, bira, tüm
alkollü içecekler, yıllanmış peynir (gouda, permesan , gravyer, eski kaşar,
küflü peynir vs), maya içeren gıdalar, lahana turşusu başta olmak üzere
turşular, ıspanak, domates, yoğurt, zeytin, krema, mayonez, ketçap, hardal, sirke
ve sirke içeren tüm soslar, konserve yiyecekler, salam sosis pastırma ,
işlenmiş etler, füme et, balık, tavuk, hindi, patlıcan, mantar, avokado, uskumrugiller,
hamsi, ton balığı, beklemiş meyve suları ve bazı ilaçlar
Alerji semptomlarını
ağırlaştırabilen ve vücudun histamin salgısını arttıran besinler:
Muz, süt, çikolata, deniz ürünleri, çilek.
Histamin allerjimiz olduğundan şüpheleniyorsak önce bir doktora
giderek muayene olmalı testler yaptırmalı tanımızı kesinleştirmeliyiz. Tanımız
kesinleştikten sonra yukarıda bahsedilen gıdalardan uzak durmalı ve bazı
gıdaları da beslenme menümüzde arttırmalıyız.
Antihistaminik gıdalar (histamin allerjisini yenmek
için tüketebileceğimiz gıdalar):
Vitamin C kaynağı
turunçgiller, kivi, maydanoz, kuşburnu, soğan, sarımsak, elma, kuru baklagiller,
böğürtlen, omega3-6 kaynağı besinler, ısırgan otu, papatya, meyan kökü
(lisorice), kekik, lavanta çayı ve yeşil çay.”
6 Kasım 2019 Çarşamba
KEMİK TOZUNDAN GELEN GÜZELLİK…
Ciltte zamanla meydana gelen düşmeler ve sarkmalar hepimizin ortak sorunu. Tüm
bunlar sadece gençliğimize gölge düşürmekle kalmıyor aynı zamanda daha üzgün,
daha yorgun hatta daha mutsuz bir yüz ifadesine bürünmemize neden oluyor. Böyle
durumlarda da çareyi medikal estetik ya da estetik cerrahi uygulamalarında
arıyoruz. Geliştirilen pek çok yöntemden bahsedebiliriz ancak son dönemin gözde
uygulamalarından biri Mineral Doldu Radiesse. Kemik tozu uygulaması olarak adlandırılan
yöntem adeta mucizevi sonuçlar veriyor. Özellikle yanak belirginleştirme
ve kaldırma ile çene ucu belirginleştirmede kullanılan yöntem aynı anda hem yüz
hatlarını toparlıyor hem de cildi canlandırıyor. Konunun ayrıntılarını İstinye
Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstürkiktif ve Estetik Cerrahi ABD
Başkanı Doç. Dr Harun Çöloğlu anlattı.
“Geçtiğimiz 10 yıl boyunca yüze uygulanan dolgu maddelerinde yaşanan
kötü tecrübelerden sonra FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) bazı komplikasyon
riski yüksek dolgu maddelerinin Amerika’da kullanımını durdurdu. Bazı dolgu
maddeleri, hastaların yüzlerinde kalıcı problemler neden oldu ve kötü
görünümler meydana geldi. Ayrıca bu tür uygunsuz dolgular sadece sertleşmekle
kalmayıp zamanla enfekte olmakta, nadiren konuldukları yerlerde kalmayıp yüzde
yer değiştirmekteydiler. İşte burada FDA’nın da izni olduğu güvenli
olarak kullanılabilen kemik tozu Radiesse dolgudan bahsedeceğiz.
Deri kalitesini arttırır ve sıkılaştırır.
İçerik olarak deri altı minerallerden ayrıştırılarak elde edilen,
Kalsiyum Hidroksiapatit kürecikleri (kemik tozu) olan bir dolgu maddesidir. Pasifik
okyanusundaki mercanlardan elde edilen doğal bir kireç içeriyor. Dolgu olarak
uygulandığında hastanın kendi doğal kollajen üretimini arttırır. Deri
kalitesi artar ve sıkılaşır. Sarkan kısımlarda belirgin toparlanma olur. Ayrıca
piyasadaki dolgular arasında kaldırma (Lifting) etkisi en büyük olan
dolgudur.
Diğer dolgulara nazaran etki süresi iki kat daha fazladır.
Maliyeti diğer doğulara (Hyaluronik asit bazlı) göre yüksektir ama etki
süresi iki katıdır, hem de en az iki katı kaldırma ve hacim sağlar. Yani fiyat-
performans olarak çok iyi bir dolgu.
Özellikle yanak belirginleştirme, kaldırma ve çene ucu
belirginleştirmede kullanılmaktadır. İşlem yapılır yapılmaz etkiyi
görebilirsiniz. Etki süresi ortalama 2 yıl kadardır. Aynı zamanda el
sırtı kırışıklığını düzeltme de, nazolabial sulkus belirginliğini azaltmada,
marionette çizgilerini, akne skarlarını, vertikal dudak çizgilerini gidermede
kullanılabilir.
Çene ve elmacık kemiği protezlerini gölgede bırakan bir yöntem.
Artık çoğu hastada çene ve elmacık kemiği protezlerine gerek kalmıyor,
burun ameliyatları sonrasında oluşan deformasyonlar için yeni bir operasyona
ihtiyaç duyulmuyor. Radiesse’nin en önemli özelliklerinden biri hacim artırıcı
etkisidir. Önceki yıllarda ameliyatla takılan çene ve elmacık kemiği
protezlerini de ortadan kaldıracak bu yöntemi, hastalar da pratik olması
nedeniyle tercih ediyor.
Uygulama sonrası etki hemen görülüyor, kişi hemen sosyal yaşantısına dönebiliyor.
Deri bir lokal anesteziyle uyuşturulduktan sonra Radiesse, ince bir iğneyle
yüz derisi altına mümkün olduğu kadar derine uygulanıyor. Radiesse’in diğer
dolgu maddelerinden farklı olarak kemiğe yakın olarak uygulanması veya çok
katmanlı (multilayer) yapılması gerekiyor. Bu sayede dışarıdan belli
olmayıp doğal bir görünüm sağlıyor. Radiesse uygulamasından sonra sonuç hemen
görülür ve hasta günlük yaşantısına dönebilir. Bu uygulama sonucu, yaşlanma
sonucu azalmış olan yüz dokusu yerine konuyor ve yüzünüzdeki oranlar ideal
ölçülere ulaşıyor.”
MR. JADE OYUNCU OLUYOR
Ünlü işadamı ve şarkıcı Mr. Jade, art arda gelen teklifler üzerine oyunculuğa yeşil ışık yaktı. Sanatçı, sürpriz bir projeyle seyirci karşısına çıkacak.
Müzik çalışmalarıyla yurtdışında ünlenen ve kariyerine artık Türkiye’de devam eden Mr. Jade, oyunculuğa yeşil ışık yaktı. Şarkılarının yanı sıra imza attığı sosyal sorumluluk projeleriyle de adından sıkça söz ettiren sanatçı, son dönemde sinema ve dizi yapımcılarının radarına girdi.
SEVENLERİNİ ŞAŞIRTACAK
Yapımcılardan art arda teklifler alan Mr. Jade şimdilerde projeleri değerlendirme aşamasında. Sürpriz bir projeyle sevenlerini şaşırtmak isteyen ünlü sanatçı, bakalım aldığı tekliflerden hangisini kabul edecek...
BACAKLARDA ŞİŞME VE AĞRI AKCİĞER KANSERİ BELİRTİSİ OLABİLİR…
Bacaklardaki
ağrı ve şişme şikayeti akciğer kanseri belirtisi olabilir. Göğüs Cerrahisi
Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan konu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
“Akciğer kanserli hastalarda toplardamar
tıkanıklıkları çok rastlanan bir durum. Bu yüzden bacaklarda ağrı ve şişme
şikayetlerini dikkate almak gerekiyor. Derin ven trombozu denilen bu durum
zamanında önlem alınmazsa akciğer embolisine neden olup hayati sonuçlar
doğurabiliyor. Kanserli hastalarda toplar damar tıkanıklıklarına çok sık rastlıyoruz.
Kanser hastalarının kanındaki yapısal bozukluklar, pıhtılaşmaya olan
eğilimlerden dolayı toplar damarlarda pıhtılaşmadan dolayı sıkıntılar
yaşanabiliyor. Özellikle akciğer kanserli hastalarda toplar damar tıkanıklığı akciğer
kanserinin bir işareti olabiliyor. Bu nedenle bacaklardaki şikayetleri
atlamamak gerekir. Derin ven trombozu dediğimiz bacaktaki toplar damar
tıkanıklığından dolayı bacaklarda şişme ve ağrı meydana geliyor. Bu bize direkt
kansere bağlı bir pıhtılaşma bozukluğunu gösterebiliyor.
Mutlaka önlem alınması gerekir!
Bazen buradaki pıhtıların akciğere
gitmesi sonucu akciğer embolisi dediğimiz çok ciddi durumlara da yol
açabiliyor. Bu yüzden tedbir erken alınmalı. Akciğer kanserinin teşhisi konmuş
hastalar ameliyat esnasında, ameliyat sonrası hatta ameliyat olamayacak
hastalar da dahi toplardamar tıkanıklıkları medyana gelmekte. Hastalar
kanserden kaybedilmese bile toplardamar pıhtılaşmasından kaybedebiliyor. Bu
pıhtılaşmalar mutlaka hekim kontrolünde medikal tedavi ile tedavi edilmektedir.
Tedavi seçenekleri arasında başta kan sulandırıcılar olmak üzere ağızdan alınan
ilaçlar, cilde yapılan iğne, damardan verilen kan sulandırıcılarla ve
antiembolik çoraplarda kullanılmakta. Nadir durumlarda ana toplar damara filtre
konulmakta.”
DOĞUM VE SPOR KADINLARI DAMAR HASTALIKLARINA KARŞI KORUYOR…
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko, kadınları damar
hastalıklarına karşı koruyacak reçeteyi açıkladı. İşte alınması gereken önlemler…
Hareketli yaşam ve doğru beslenmenin olduğu kadar doğumun da kadıların damar
hastalıklarına karşı korunmasında önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Dr.
Kalko,” Hareketli yaşam ve spor kadınların yaşam şekli haline getirmesi gereken
en önemli faaliyeti olmalı. Kadınlar menopoza kadar güvendeler. Östrojen
hormonu damar sertliğine karşı kadınlarda adeta bir kalkan görevi görüyor.
Kadınları koruyan bir diğer önemli etken de doğum. Doğum kadınlarda damar
hastalıklarından korunma konusunda ciddi bir siper çünkü doğumla birlikte vücut
yenileniyor ancak doğum sonrası kiloların mutlaka verilmesi gerekir. Çünkü
biliyoruz ki, göbek çevresi yağları kalp krizi ve inmelerin en büyük
tetikleyicilerinden. Ayrıca düzenli ve sağlıklı beslenme de önlem almada önemli
etkenler arasında yer alıyor.” dedi.
Menopoz sonrası döneme dikkat!
Menopoz sonrası dönemde koruyucu kalkan olan östrojenin görevini yapamamaya
başladığını ve özellikle damar hastalıkları açısından ciddi tehdit oluşturduğunu
ifade eden Yusuf Kalko,” Bu dönemde kadınlarda kalp krizi, şah damarına bağlı
felç, kontrolsüz yüksek tansiyon gibi durumlara çok sık rastlıyoruz. Bu
hastalıkların seyrinin ağır ilerlemesinde en büyük etken sigara kullanımı.
Günümüzde yasakların da etkisi ile gençlerde sigara kullanımının önemli ölçüde
düştüğünü gözlemliyoruz ancak 70-80 kuşağı maalesef sigaradan vazgeçmiyor. Bu
olumsuz alışkanlığa hareketsizlik, fazla kilo, özellikle doğum sonrası göbek
çevresinin yağlanması gibi faktörler de eklendiğinde bu sefer insülin direnci
artıyor. Biliyoruz ki, şeker damar sertliğini en olumsuz etkileyen nedenlerden
biri. Öte yandan bazı özel durumlarda menopoz öncesi de yani genç yaşta da bazı
damar hastalıklarına rastlayabiliyoruz. Bunlar Marfan sendromu ya da
kolesterole bağlı çeşitli hastalıklardır. Menopoz öncesi damar hastalığı
görülmüşse mutlaka bu açıdan incelenmeleri gerekir.” şeklinde konuştu.
4 Kasım 2019 Pazartesi
METİN ÇANAK’TAN FİLM TADINDA KLİP
Oyuncu ve müzisyen Metin Çanak, “Son Dileğim” adlı yeni single’ını müzikseverlerin beğenisine sundu. 4 Kasım’da sinema filmi tadındaki klibiyle birlikte dijital platformlarda yayınlanan şarkı, müzik dünyasında romantizm rüzgarları estirecek.
Müzik çalışmalarıyla büyük beğeni toplayan Metin Çanak, yeni şarkısıyla sevenlerinin kalplerine dokunacak. Söz ve müziği Suat Sakarya'nın imzasını taşıyan “Son Dileğim” adlı şarkı, 4 Kasım’da DMC etiketiyle dijital platformlarda yayınlandı.
BREZİLYALI MODEL
EŞLİK ETTİ
Metin Çanak, yeni şarkısı “Son Dileğim”e sinema filmi tadında bir video klip çekti. Çekimleri Kilyos-Marmaracık Koyu’na yapılan klibin yönetmen koltuğunda deneyimli isim Mustafa Özen oturdu. Klipte Metin Çanak’a Brezilyalı model Patricia eşlik etti. Duygusal bir aşk hikayesinin konu edildiği “Son Dileğim” klibi, 4 Kasım’da NetD platformunda yayına girdi.
Klip’de 1914 model bir piyano da yakıldı.
GENÇ AYSEL USTA AYSEL’İN YOLUNDA
Başarılı sanatçılara verdiği şarkılarla
müzik dünyasında adından sıkça söz ettiren Aysel Enez, şarkı sözü yazarlığının
Beste senaristliğin yanında resimde yapıyor. Genç yetenek, kendine usta isim
Aysel Gürel’i örnek alıyor.
Müzik dünyasında ikinci “Aysel” dönemi
başlıyor. Aysel Enez, sözlerini yazdığı şarkılarla son dönemde adından sıkça
söz ettiriyor. “Sevişelim mi Dövüşelim mi”, “Değirmen”, “Efsun”, “Yeni
Baştan” “İstanbul
Hep Çatası Var” şarkılarında Aysel
Enez’in imzası bulunuyor.
Bir aksusar firmasında bölge müdürü
olarak görev yapan Aysel Enez’in on parmağında on marifet var. Özel bir kanalda
ünlü isimlerle röportajlar yapan ve bugüne dek Ahmet Selçuk İlkan, Burçin Birben,
Selim Çaldıran, Yıldıray Gürgen, Ezo ve Ayla Algan’la Röportaj yapan genç
yeteneğin bir başka ilgi alanı da sosyal sorumluluk projeleri ...
AYSEL GÜREL’E ŞARKI YAZDI
Ayla Algan, Derya Alabora, Ergün Demir
ve Burak Aksak’tan oyunculuk eğitimleri alan Aysel Enez’in idolü, 2008 yılında
kaybettiğimiz usta söz yazarı ve oyuncu Aysel Gürel. Kendine örnek aldığı usta
sanatçı için bir de şarkı yazan Enez, bu özel eseri ‘hakkıyla okuyacak’ bir
isme verecek: “Büyük bir Aysel Gürel hayranıyım. Kendime onu örnek alıyorum.
Aysel için yazdığım şarkıyı da inandığım ses okuyacak.”
En büyük ödülüm prensiplerim zaferim
olacak…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)