Araştırmalar, günümüzde en sık görülen kadın kanserlerinden biri olan meme kanserinin son 20 yılda iki kat arttığını göstermektedir. Uzmanlar ise erken teşhisin önemine dikkat çekerek 30 yaş sonrası her kadının ayda bir kez kendi kendine yapacağı muayenenin hayat kurtarıcı olabileceğinin altını çiziyor.
Pekiyi meme kanserinden korunmak için neler yapılmalı, erken tanı için kendi kendine muayene nasıl yapılmalı, ne kadar sıklıkla uzmana görünmek gerekir? Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Fatih Kar açıkladı.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre meme kanserinin kadınlarda görülen kanserlerin dörtte birini teşkil ettiğini ifade eden Op. Dr. Fatih Kar,” Türkiye’de 20 binin üzerinde kayıtlı meme kanseri hastası bulunmaktadır. Bunların önemli bir çoğunluğuna menopoz öncesi dönemde tanı konulmuştur. Araştırmalar meme kanseri vakalarının son 20 yılda iki katından fazla artış gösterdiğini ve bu artışın her geçen yıl yükselerek devam edeceği belirtiliyor. Bu yüzden erken tanıya vurgu yapan farkındalık kampanyaları ve kamuoyu bilgilendirme çalışmalarının da arttırılması gerekiyor. Çünkü meme kanseri erken evrede tedavi edilebilen bir kanser türüdür.” dedi.
Belirtilere dikkat!
Meme kanserinin oluşum şekline ve belirtilerine dikkat çeken Kar,” Meme kanseri süt dokusu ve süt kanallarında oluşan bir kanser türüdür. Batı toplumlarında yaşla birlikte artış gösterir ancak ülkemizde görülme yaşı 40 yaş altına kadar inmiştir. Bu yüzden 30 yaş üstündeki her kadının ayda bir kez kendi kendine yapacağı muayene hayati öneme sahiptir. Kendi kendine meme muayenesi için en uygun dönemler adet başladıktan sonraki 5. ve 7. günlerdir. Ayna karşısında meme cildinde ya da meme başında çekinti, kabarıklık, kızarıklık gibi değişiklikler olup olmadığı araştırılmalı ve ardından elle meme ve koltuk altlarında kitle aranmalıdır. Öte yandan 30 yaş üstü her kadının yılda bir defa genel cerrah tarafından da muayene edilmesi erken tanı açısından büyük önem taşımaktadır. Meme kanserinin belirtilerinden bahsetmek gerekirse; meme kanserinde ağrı çok nadir görüldüğü için memede ağrı olmaması meme kanserini ekarte etmez. Memede ele gelen ağrısız sertlik, meme derisinde kızarıklık veya şişlik, meme başında veya derisinde çöküntü veya çekilme, meme başında kanlı akıntı, meme başında veya derisinde yara, koltuk altında sertlik gibi belirtiler meme kanserini işaret edebilir. Bu yüzden bu gibi belirtilerle karşılaşıldığında vakit kaybetmeden mutlaka bir genel cerrahi uzmanına başvurmak gerekir.” şeklinde konuştu.
Kimler daha fazla risk altında?
Meme kanserinde risk grubunda olan kişilere de dikkat çeken Op. Dr. Fatih Kar,” Genetik geçiş göz önünde bulundurularak anne, kardeş, çocuk, anneanne, babaanne, teyze, hala gibi birinci ve ikinci derece akrabasında meme kanseri olan kişilerde meme kanseri riski daha fazladır. Ayrıca egzersiz yapmayan ve hareketsiz yaşam süren, yüksek oranda kırmızı et tüketen, hayvansal yağ ve protein ağırlıklı beslenen, fazla miktarda alkol ve sigara tüketen kişilerde de meme kanseri riski yüksektir. Öte yandan 12 yaşından önce adet gören ve 55 yaşından sonra menopoza giren, uzun süre hormon tedavisi gören, doğum yapmayan, 30 yaşından sonra doğum yapan, emzirmeyen kadınlarda da risk olduğunu araştırmalar bize söylemektedir.” dedi.
Mamografi ne kadar sıklıkla yapılmalı?
Mamografinin meme kanserinin erken tanısında önemli bir yöntem olduğunu kaydeden Dr. Kar 40 yaşından sonra yılda bir defa mamografi yapılması gerektiğini vurguladı. Kar,” Özel bir risk söz konusu değilse 40 yaş sonrası her yıl mamografi yapılmasını önermekteyiz. Kanser taramalarında mamografinin yaygın kullanımı ile 50 yaş üstü kadınlarda meme kanserinden ölümlerde yüzde 35 azalma sağlanmıştır. Elli yaş altı kadınlarda ölüm oranındaki azalma daha fazladır. Bu durum senede bir çekilecek mamografi ile hem kanserin çok erken evrede yakalanabilmesine hem de öncü lezyonların tespit edilip kanserleşmeden çıkartılmasına bağlanmaktadır. Çoğu meme kanseri vakasında lezyonun çıkartılması yeterlidir. Bazı özel durumlarda da memenin alınması gerekebilir. Koltuk altındaki lenf düğümleri ameliyat esnasında özel bir yöntemle değerlendirilir ve gerekmedikçe lenf düğümleri temizlenmez. Sonrasında hastalığın tekrarlamasını önlemek için kemoterapi, radyoterapi ve hormonoterapi gibi ek tedaviler uygulanabilir. Meme kanseri olan hastalarda ilk üç yıl 3 ayda bir, 2’inci ve 5’inci yıllar arası 6 ayda bir, daha sonra da yılda bir defa muayene yapılması önerilir. Ailesinde meme kanseri olan kadınlarda da teşhis konulan yaştan sonra 10 yıl geriye gidilerek, muayene ve gerekli görülen tetkiklerle başlanmalıdır. Örneğin annesinde 45 yaşında meme kanseri çıkan bir kadının, meme kanseri için takibi 35 yaşında başlamalıdır.” ifadelerini kullandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder